Bekler insan, beklediğini bilmese de Gözü kalmasa, gönlü kalır yollarda … 1870’lerden 2020’lere uzanan yalın bir yolculuk. Tebriz’den Kars’a çizilmiş kader ağı… Ermeni bir ustanın elinden çıkmış taş evin duvarları arasında kundaklar, kefenler, toylar, yaslar… Nesiller değişirken değişen dünya, yazılan tarih, çizilen sınırlar! Osmanlı’nın son dönemleri, cumhuriyet yılları, sosyal ve kültürel hayat, savaşlar, barışlar, kayıplar, aşklar… Bu romanda, taş evin son nefesi Turna’nın hikâyesini okurken sürükleyici olay örgüsüyle zaman tünelinden geçeceksiniz.Her karakterin yaşadığı dönemde sosyal, siyasi, kültürel veduygusal olayların bir parçası olacak; kendinizden, ailenizden, komşularınızdan birilerinin hikâyesini bulacaksınız. Bazen kıymet bilmediğinize yanıp minnetle dokunacaksınıztaşa toprağa! Sarıkamış’ta titreyecek, esarette çatlayacak yüreğinizbazen bekleyeceksiniz bilmeden, şiirlerde teselli arayacak sevdaya düşen yüreğiniz. Bazen gözyaşı dökeceksiniz farkında olmadan, bazen “Üflenmedeyse sura, korkma” diyerek umudunuzu tazeleyeceksiniz. Bazen bir türkü mırıldanacak, bazen Turna’nın mahir elleriyle işlediği kuş motiflerine gönlünüzü iliştirip selam göndereceksiniz anaya, sılaya, yâre… Bu roman sadece Turna’nın değil, hepimizin yolculuğu…
Tanıtım Metni