On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru Batı'da bazı coğrafyacı ve siyaset bilimciler coğrafya siyaset etkileşiminin siyaset kuramı açısından önemli bir çalışma alanı olduğunu ileri sürmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda da 'jeopolitik' adı verilen yaklaşım ortaya çıkmıştır. En basit tarifi ile coğrafyanın siyaset üzerindeki etkisi anlamına gelen jeopolitik, özellikle yirminci yüzyılın başından itibaren siyaset kuramında sözü edilen bir yaklaşım olmaya başlamıştır. Yirminci yüzyılın ilk yarısına damgasını vuran iki dünya savaşı ve ardından ortaya çıkan Soğuk Savaş dönemi, jeopolitik yaklaşımlarla ilgiyi arttırmıştır. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle başlayan yeni dönemin temel dinamiği olan küreselleşme süreci ise coğrafi alanın ve alan siyaset etkileşiminin yeniden tanımlanmasını gerektirmiştir. Bu kitap, başlangıcından bugüne Batı'da jeopolitik kuramın gelişimini ortaya koyarak coğrafyanın siyaset üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu, daha doğrusu olan-siyaset etkileşimi algısının on dokuzuncu yüzyıldan günümüze nasıl değiştiğini okuyucuya göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Bu çerçevede, jeopolitik kuramın gelişimine katkıda bulunan bazı siyasetçilerin, siyaset kuramcılarının ve sonrasında jeopolitik algıları incelenmiş, bu insanların yaşadıkları dönem içersinde ve sonrasında jeopolitik kuramları nasıl etkiledikleri yansıtılmıştır. Sonuç olarak bu kitap, Clausewitz'den Lenin'e, Ratzel'den Hutington'a, Kissinger'dan Fukuyama'ya kadar geniş bir yelpazede, Batı'da jeopolitik düşüncenin temel yapılarını kısaca özetleyerek bu konuyla ilgilenenler için temel bir referans kaynağı olarak tasarlanmıştır.
Tanıtım Metni