Orda bir köy var uzakta O köy bizim köyümüzdür. “Biz” ise Osmanlı kulu, uyruğu olan Müslümanlar. Ermenileri de Müslüman bu köyün. Türkler “Ermanı” diyor ama adları –neredeyse tamamı– Türklerle aynı: Kadir, Selami... Osmanlı, Ermeniler hakkında zorunlu göç kararı çıkarıp yersiz yurtsuz bırakırken onların Müslümanlıklarını unutuyor. Yakın kasabadan kötü haberler geliyor, yangınların isi kokusu eşliğinde. Dağa kaçanlar olur ama dağda Osmanlı’ya baş kaldırıp eşkıyalık etmiş olanlar vardır. Nihayetinde komşunun malı mülkü Osmanlı ile eşkıyayı buluşturur, kucaklaştırır. Köyde komşular ise “Ermanı” dostlarına sadıktır; sevgileri, saygıları kalıcıdır. Ta ki parıltılarına eşlik eden altın şıngırtılarının fısıltılara, fısıltıların dedikodulara, dedikoduların söylencelere, söylencelerin işkencelere ve kırımlara varmasına dek. Uğur Sümer “bizim köyün” dört kuşaktır aktarıla gelen kaderini, geçmişini üç uzun öyküyle anlatarak, bir anlamda sözlü tarih tanıklığında bulunuyor. Bu tanıklık; kendi aile büyüklerinin, atalarının gerçekliği ama aynı zamanda olup bitenin yaşayanların gözünden, sözünden dile getirilmesi ve sahnelenmesi.
Tanıtım Metni