Bu çalışmanın amacı Freudçu psikanalizin Marks ve Engels’in diyalektik materyalizmiyle uyuşup uyuşmadığını, uyuşuyorsa ne oranda uyuştuğunu araştırmaktır. Psikanalizin proleter devrim ve sınıf mücadelesiyle uyuşup uyuşmadığı, yukarıdaki ilk soruya vereceğimiz cevaba bağlıdır. Psikanaliz ve sosyalizm üzerine şimdiye kadar yayınlanan az sayıdaki yazıda, yazarların ne psikanaliz ne de Marksizm konusunda gerekli kavrayışa sahip olmadıkları gerçeğiyle karşılaşıldı. Marksistler arasında psikanalitik buluşlara toplumsal kurama uygulanması konusundaki eleştiriler, bir ölçüde haklı çıktı. Psikanalistlerce yazılmış zaten çok az olan yazılar ise, diyalektik materyalizmin temel sorunlarına gereken yakınlıktan yoksundu ve üstelik Marksist sosyolojinin ana konusu sınıf mücadelesi- göz ardı edilmişti. Psikoloji ile Marksizm arasındaki anlaşılması güç bağlantıları biçimlendirmeye yönelik sayısız başka çabalara değinmeliyim. Burada, bunların kişisel değerlendirmelerini sunmayacağım. Yine de bizi ayıran en geçerli noktayı belirtmeliyim. Ayrıcalıksız hepsi, ana konuyu dünya halklarının oluşturduğu kitlelerin cinsel gereksinmelerini yakalayamıyor ve buna uygun olarak cinsel-siyasal bakış açısını ve ortaya koyduğum praksis fırsatını kaçırıyorlar. Sosyoloji ve psikolojinin uzlaştırılmasında, akademik-kuramsal açıdan ürkekler ya da yanılgıya karşı fazlaca hoşgörülüler.
Tanıtım Metni