İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünyayı kasıp kavuran gerilim ve belirsizliklerin ortasında, Türkiye Cumhuriyeti, modern çağda bir devletin nasıl reforme edileceği ve yönetileceği konusunda birçok kişiye benzersiz ve yapıcı bir model olarak göründü. Birçok savaş arası gözlemciye göre Türkiye, kendisini kökten birleşmiş, güçlü ve ilerici, geçmişinin yükünden arınmış bir ulusa dönüştürmüş bir ülkeydi. Bu başarının baş mimarı ve mühendisinin Türkiye'nin kurucu cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk olduğu konusunda genel bir fikir birliği vardı ve bu inanç onu dünya tarihindeki en büyük reformcu devlet adamları arasına yerleştirmişti. Atatürk ve onun devrimci yönetimine ilişkin bu genel algı günümüze kadar büyük ölçüde varlığını sürdürmüştür. Büyük ölçüde kullanılmamış arşiv ve bilimsel kaynaklara dayanan bir çalışma olan Ebedi Şafak, Atatürk Türkiye'sinin gelişimine ve evrimine kapsamlı bir bakış sunuyor. Akademisyen Ryan Gingeras, ülkenin kuruluşunu ve dönüşümünü Türkiye'nin ilk yıllarını, geçmişi geç Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanan çeşitli toplumsal ve siyasi güçlerin zirvesi olarak sunuyor. Gingeras, başkentin yanı sıra Türkiye'nin çeşitli illerindeki yaşamı tanımlayan sosyal ve politik koşulları ayrıntılı bir şekilde inceleyerek, cumhuriyetin kuruluşu ve dönüşümü sonucunda ortaya çıkan birçok sert gerçekleri ve acı mirasları açığa çıkarıyor.
Tanıtım Metni