"Genç bir kadının geliyorum diye bağıran ve önlenemeyen katlinde dökülen kanın hesabının sorulmayacağı düşüncesiyle haykırdılar; adalet istiyoruz! Düşman belleneceklerini bile bile haykırdılar; adalet istiyoruz!"
17 Ağustos 1927, Bankalar Caddesi.
Yahudi bir kadın olan Elsa Niego, "aşkına" karşılık vermediği bir erkek tarafından vahşice katledildi. Annesinin, üzerini bir örtüyle kapatmasına izin verilmeyen ölü bedeni sokak ortasında saatlerce bekledi. Kayadez, yani suskunluk ahdi bozuldu ve 18 Ağustosta sokaklar bu sesle yankılandı: Adalet istiyoruz! Yahudiler belki ilk defa kitlesel olarak adalet talebini dile getiriyordu. On binlerce kişinin katıldığı cenaze alayındaki kudretli kalabalık ve hak arayışı devlet şiddetini tırmanışa geçirdi. Gencecik bir kadının öldürülmesine isyan eden Yahudiler "sokaklarda adalet istiyoruz diye bağırmaya cüret ettikleri" gerekçesiyle dönemin gazetelerinde "gürültü yapmamaları," "ortalığı velveleye vermemeleri" konusunda uyarılıyor, ölçülü olmaya çağırılıyordu.
Elsa Niego'nun Cenaze Alayı kadın cinayetleri süregeldikçe dinmeyecek yas için bir ağıt. Raşel Meseri, tarihin gerçeklerini kurmaca ile işlediği bu kitapta, kadına yönelik şiddetin tarihsel sürekliliği üzerinde duruyor. Meskun Zaman'dan tanıdığımız Zimbul ve onun çocuk ruhu ise ev içlerinde, sokaklarda ve insanların kalbinde dolaşarak bize geçmiş ve gelecekten haberler getiriyor.