Fiyat unsuru, serbest ticaret ve rekabet özgürlüğü ilkelerinin benimsendiği liberal ekonomi sisteminde belirleyici rol oynamaktadır. Piyasalarda fiyatın iktisat bilimine ve hukuk kurallarına uygun olarak belirlenmesi, piyasanın bütün aktörleri yararına sonuç doğurarak rekabetin işlerliğini arttıracak ve ülkenin güçlü bir ekonomi sistemine sahip olmasını sağlayacaktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan haksız rekabete ilişkin hükümlerin (m. 54 ve 55) amacı bütün katılanların yararına dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Fiyat unsurunun etkili olduğu haksız rekabet hükümleri kısa isimlendirmeleri ile kötüleme, gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarla kendini veya üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, karşılaştırma yapmak, tedarik fiyatının altında satış yapmak, ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak, taksitle satım ve tüketici kredisi sözleşmeleri açısından ilanlarda eksik açıklamalar yapmak veya sözleşme formülleri kullanmak ve iş şartlarına uymamaktır. Haksız rekabetin fiyatı ilgilendiren hükümlerinin bazıları açık ve anlaşılır olmasına karşın, bazılarında kullanılan Türk hukukunda yeni ve muğlak kavramlar sebebiyle tam olarak neyin yasaklandığı anlaşılmamakta ve uygulamada farklı ve belirli bir sisteme oturtulması güç olan yargı kararlarıyla karşılaşılmaktadır.
2019 senesi itibarı ile dünyanın girdiği "korona virüs" salgın hastalık sürecinden mal ve hizmetlere ilişkin fiyatların da etkileneceği kaçınılmaz bir gerçektir. Özellikle bu dönemde, fiyata ilişkin hususların hangi şartlar altında haksız rekabet teşkil edeceği konusu üzerinde durulması gerekmektedir.
Çalışmada haksız rekabet ve haksız rekabetin fiyat ile ilişkisi konuları birinci bölümde inceledikten sonra, Türk Ticaret Kanunu m. 54 ve 55 hükümleri kapsamında fiyat üzerinden haksız rekabet halleri, öğreti ve yargı kararları ışığında incelenmiştir. Öğretide ve yargı kararlarında açıklık olmayan veya farklı görüşlerin olduğu bazı fiyat üzerinden haksız rekabet halleri açısından da yorum getirilmiştir.