Bebek yaşta yetim kalan Jane Eyre iyi kalpli dayısı tarafından himaye edilir. Ancak dayısı da kısa süre içinde ölünce, küçük kız gaddar yengesinin eline kalır ve sekiz yaşına gelince yatılı bir okula gönderilir. Yoksul, kimsesiz çocukların gönderildiği, koşulların çok çetin olduğu bir hayır kurumudur burası. Jane burada sekiz yıl okur ve iyi bir eğitim alır. Zeki, azimli ve güçlüdür. Mezun olduktan sonra, aynı kurumda iki yıl da öğretmenlik yapar. Ancak bir şeyler eksiktir. Tüm yaşamı, önce yengesinin zulmüyle, sonra ise katı kuralları olan bir okulda geçmiştir. Hayatı tanımak için yanıp tutuşmaktadır artık. Mürebbiye olarak iş bulduğu malikânenin efendisi Rochester’a âşık olan Jane’in yaşamı hiç ummadığı biçimde değişecektir. Charlotte Brontë’nin kendi yaşamından önemli ölçüde izler taşıyan Jane Eyre, erkek egemen, gelenekçi bir toplumda asla pes etmeyen, kaderine razı olmayan genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. Kadın hareketi açısından öncü edebi eserlerden biri olarak kabul edilen ve yüz elli yılı aşkın bir süredir güncelliğini yitirmeyen bu güzel kitap, onlarca kez sinemaya, tiyatroya ve televizyona uyarlanmakla kalmadı, yine bir kadın yazar tarafından yazılan ve yine bir kadın karakteri –Jane Eyre’deki “deli kadın” Bertha’yı– merkezine alan bir kitaba, Jean Rhys’in Türkçeye Geniş, Geniş Bir Deniz adıyla çevrilen Wide Sargasso Sea adlı eserine de ilham kaynağı oldu. Jane Eyre romanı paha biçilmez bir inci tanesi. Gücünü yalnızca hayatı yeni yeni tanımaya başlayan cesur bir kadının verdiği mücadeleden ve kadın hareketinin cılız bile sayılamayacak bir döneminde oynadığı önemli rolden değil, aynı zamanda anlattığı o muhteşem, kolay kolay unutulmayacak aşk hikâyesinden de alıyor.
Tanıtım Metni