13. asrın büyük metafizikçisi Sadreddin Konevi'nin Kırk Hadis Şerhi metafizikçi sufilerin Hz. Peygamber tasavvurlarını anlamamız için müstesna bir öneme sahiptir. Pratik gayelerle derlenen 'kırk hadis geleneği' çerçevesinde yazılmış eser, her şeyden önce, hadislerdeki lafız-anlam problematiğine yeni bir yaklaşım getirerek benzerlerinden ayrışır. Konevi'nin yorumdaki temel ilkesi, Hz. Peygamber'e verilmiş olan cevamiü'l-kelim kabiliyetidir (az söze çok mana sığdırabilme yeteneği).
Bir hadis en sıradan insan ile büyük bir düşünürün anlayabileceği mana mertebelerine sahiptir. Bu özelliğiyle bir hadisin yorumlanmasıyla Kur'an-ı Kerim'in yorumlanması ilkesel olarak birdir: Her ikisinde de lafızdan başlayarak mana mertebelerinde yolculuk ederiz. Başka bir ifadeyle ahlaki tekamül ölçüşünce manalar bize kendini açar bu yolculuk içinde! Temizlikten söz eden bir hadis aynı zamanda ezeli istidadın temizliğini de anlatır hale gelir artık. Veya akrabalık ilişkilerini anlatan (sıla-i rahim) bir hadis insanlık düşüncesinin en önemli meselelerinden birisini teşkil eden beden ve ruh ilişkisini izah eden metafizik bir ilkeye dönüşür.
Bütün bu yorumları yaparken Konevi'nin hareket ettiği nokta Hz. Peygamber'in metafizikçilerin referans kaynağı olmasıdır.
Hz. Peygamber kelimenin teknik ve metafizik anlamıyla burhanü'l-muhakkikin, yani metafizikçilerin en kesin ve değişmez delilleri ve dayanaklarıdır. Kırk Hadis Şerhi, düşüncelerinin merkezinde hakikat-i Muhammedi'ye fikri bulunan metafizikçilerin Hz. Peygamber anlayışlarının bu yönünü ortaya koyan bir eserdir.