Düşünce tarihi; varlık ve bilginin imkânı üzerine yapılan araştırmalarla başlamış daha sonra bu konular Antik Çağda sistemli bir şekilde ele alınarak bugünkü ilim anlayışının temelleri atılmıştır. Grek felsefesinde, varlığın olup olmadığı, var ise bunun nasıl mümkün olduğu, mümkün ise dilde nasıl ifade edildiği üzerinde düşünülmüş, bu sayede daha sonraları ortaçağı sallayan akımlar oluşmaya başlamıştır. Grekler, oluşturdukları fikir akımlarının inşaasında, dilin gücünden çokça faydalanmış, varolanın dil ile ifadesi üzerinde özellikle durmuş olsalar da müstakil bir dil felsefesinin kurulması yüzyıllar sonra mümkün olmuştur. Dilin, anlam, kavram, düşünce, varolan vb. konularla olan ilişkisi çok boyutlu şekilde tartışılagelmiştir. Bu farklılıkların sebebi konunun farklı yönlerinin, farklı açılardan değişik yöntemlerle ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Çalışmamız, farklı düşünce ve geleneklerin konuya bakış açılarını ve ürettikleri çözümleri kısmen gözler önüne sermektedir Bu kitap yüksek lisans tezimizden türetilmiş olup, dil, kavram ve varolan terimlerinin, klasik mantık bağlamında, birbirleri ile olan ilişkilerinin tartışılmasını içermektedir. Ancak buradaki amaç, hedefin tanımsal boyutta değil daha çok sorunsal bir ilişkilendirme çerçevesinde gerçekleştirilmesidir. Böyle bir çalışmada, yüzyıllardan beri süregelen, konuyla ilgili bütün tartışmaların ele alınması beklenmemelidir. Nitekim çalışmamızın hedefi ana hatlarıyla konuya ışık tutmaktır. Bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan oluşan bu çalışmada, klasik mantık ve modern mantık çerçevesinde, dilin kavram ve varolanla ilişkisi işlenmiştir. Girişte mantık ilminin dil ile olan yakın münasebeti felsefe tarihi göz önünde bulundurularak ve bu bağlamda kronolojik sıralamaya dikkat edilerek anlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın gövdesini oluşturan iki bölüm sırasıyla şu şekilde tasarlanmıştır; birinci bölümde, öncelikli olarak varlık ve varolan kavramları işlenmiş ardından varolanın kavramla olan ilişkisi ayrı bir bölümde ele alınmıştır. Daha sonra kavram konusuna girilmiş, bu konuyla ilgili klasik ve modern dönemde süregelen tartışmalar, yarattıkları akımlar başlıklandırılarak anlatılmıştır. İkinci bölümde, dilin kavram ile olan ilişkisi yine kronolojik bir biçimde işlenmiş, ardından delalet konusuna girilerek dilin, kavramları delalet etmedeki rolü başlıklar halinde sunulmuştur. Sonuç kısmında ise metnin genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır.
Tanıtım Metni