Ziya Gökalp’ın 23 Temmuz 1913’te “Halka Doğru” dergisinde “Halk Medeniyeti I: Başlangıç” başlığıyla yayımlanan yazısı, Türkiye’de halk bilimi çalışmalarının başlangıcı olarak genel kabul görmektedir. Ziya Gökalp’ın yazısının 109. yıl dönümünde Prof. Dr. Ensar Aslan Armağanı’nın sunuş yazısını yazmış olmak, bu sahada kırk beş yıl emek vermiş olan Hocamız ve bizler açısından son derece anlamlı ve kıymetli bir tevafuktur. 1938 yılında Büyük Atatürk’ün kurduğu Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Pertev Naili Boratav ile kendine üniversitede bir kürsü edinen halk bilimi, söz konusu kürsünün kapatılmasıyla üniversite dışı kalmış ve bu ayrılık Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın 1958 yılında Atatürk Üniversitesinde göreve başlamasıyla son bulmuştur. Kaplan’ın Erzurum’da başlattığı halk bilimi çalışmaları, “Anadolu merkezli bir halk bilimi ekolünün” -buna kısaca “Erzurum Ekolü” diyebiliriz- oluşmasını sağlamıştır. Söz konusu ekolün ilk temsilcileri Muhan Bali, Bilge Seyidoğlu, Saim Sakaoğlu, Fikret Türkmen ve Umay Günay’ın ilk çalışmalarını yaptıkları dönemde Ensar Aslan da bölümün öğrencisi olarak lisans eğitimini tamamlayarak bu kadroya eklemlenmiştir. Adı geçen hocalarımızın tümünün doktora tez danışmanı Mehmet Kaplan olmuştur. Dönemin bölüm başkanı Prof. Dr. Selahattin Olcay’ın yönlendirmesiyle Ensar Hocamız, Hacettepe Üniversitesinde Prof. Dr. Şükrü Elçin danışmanlığında doktorasını tamamlamıştır (1973). Hoca, her ne kadar Hacettepe Üniversitesinde doktora yapmış olsa da doktora sonrası yaptığı çalışmalar onu, “Erzurum Ekolü”nün bir üyesi olarak görmemize olanak sağlamaktadır. Erzurum’da Atatürk Üniversitesi bünyesinde yetişen halk biliminin ikinci kurucu neslinden merhum Muhan Bali ile merhume Bilge Seyidoğlu, emekli olana kadar Erzurum’da kalarak öğrenci yetiştirmeye devam etmişlerdir. Diğer hocalarımızdan Saim Sakaoğlu Konya’ya, Umay Günay Ankara’ya, Fikret Türkmen İzmir’e, Ensar Aslan ise 1986 yılında Doçent unvanıyla Diyarbakır’a geçmiştir. Her biri gittikleri yerlerde halk bilimi kürsülerinin oluşturulmasına öncülük ederek oraları da Erzurum gibi birer halk bilimi merkezi hâline getirmişlerdir. Uzun yıllar Diyarbakır’da tek halk bilimci olarak çalışan Hoca, zamanla kendi öğrencilerini yetiştirmiştir. 2010 yılının Eylül ayında Kırşehir’e geçen Hoca, burada da öğrenci yetiştirmeye devam eder. Geldiğimiz noktada Hoca’nın yetiştirdiği öğrenciler, Profesör, unvanıyla değişik üniversitelerimizde görev yapmaktalar.