Tanrı’nın yeryüzüne bahşettiği en güzel kadındı ve lanetlenmiş gizemli bir ruhtu Umay... * * * Tesadüfen gibi görünen bir şekilde eline geçen kadim lisanlarla yazılmış arkaik bir elyazmasının kendisini götürdüğü yere gitmekten yana hiçbir tereddüt göstermeyen akademisyen Kemal, evrenin yaratılış sebebini ve varoluşun kırılgan amacını belki de içinde barındıran o kitabın neyi simgelediğinin ilk başlarda farkına varmasa da, cesaretinin ve kararlılığının ödülünü gerçek aşkın mümkün olabileceğini en azından ümit etmekle alır ve elyazmasının okuduğu her satırında zamanda aralıklı yolculuklara çıkarken okuyucuyu da insanoğlunun şimdiye dek peşine düştüğü en büyük arayışın öznesi haline dönüştürür: Bizim aslında ne olduğumuzun ve neyi bulmaya çalıştığımızın... * * * Çok az roman vardır uykunuz gelse de kapağını kapatıp ertesi gün devam edemezsiniz, çok az roman vardır sonunu bir nebze de olsa tahmin edemezsiniz. “Umay” hakkında bir söz söylemek, hiç görmeden gökkuşağını, hiç yaşamadan ayrılığı tarif etmek gibi olur. M. H. Kan ile hayatınızın en fantastik yolculuğuna çıkmaya hazır olun.
Tanıtım Metni