Spor, günden güne yaygınlaşması ve toplumun neredeyse tüm kesimlere hitap etmesi sonucu önemli ve vazgeçilmez bir olgu haline gelmiştir. Toplumu oluşturan bazı insanlar spora oyun, hobi ve stres atma aracı olarak görmekte; bazıları ise sporla özdeşleşmekte, onunla yatıp onunla kalkmakta, bir ölüm kalım olayı olarak görmektedir. Sporun yaygınlaşması sporda çalışan ve sporla ilgili birçok kesimin de oluşmasına neden olmuş, işin içine paranın da girmesiyle spor büyük bir endüstri haline gelmiştir.
Oluşan bu büyük endüstride (para) kazanma hırsı ve/veya özdeşleşme düşüncesi şiddet ve saldırganlığı da beraberinde getirmiştir. Özellikle sporun en gözde branşı olan futbol sahalarında şiddet, saldırganlık, şike, teşvik, ırkçılık, kötü tezahürat, olumsuz davranış ve demeçler büyük ölçüde oluşmuştur. İnsanlar artık kendilerini tanıtırken veya anlaşırken hangi takım taraftarı olduklarını sorar hale gelmişler ve buna göre ilişkilerini devam ettirmişlerdir.
Sporda şiddet ve saldırganlığın, şike ve teşviğin kısacası aşırılıkların önlenmesi adına çok kurumlu yaklaşım ile hareket etmek, işin içine kulüpleri, taraftarları, medyayı, güvenlik görevlilerini, akademik dünyayı, sporcuları, hakemleri ve teknik adamları da alarak hareket etmek, kanunu şeffaf olarak uygulamak ve kamuoyuna belirli periyotlarla duyurmak, bu konuda mücadele edip belli bir seviyeye getiren özellikle İngiltere, İspanya ve Almanya uygulamalarını incelemek ve değerlendirmekte yarar bulunmaktadır.