Bu kitapta ünlü şair filozof Muhammed İkbâl’in eğitimci yönü ele alınmaktadır. Siz de kabul edersiniz ki bir fikir adamının görüşleri; tarihî, sosyal, kültürel ve siyasî bağlamına oturtulduğunda daha iyi anlaşılabilir.
İkbâl, düzyazı ve şiirlerinde Hindistan’daki döneminin eğitim, okul ve öğretmenlerine de önemli eleştiriler getirdi. Mevcut okulların, öğrencileri körelttiğine, sığlaştırdığına ve ufkunu daralttığına inanıyordu. Buralarda verilen eğitim, gönüllere seslenmiyordu. Bir şiirinde şöyle diyordu;
“Fikirlerle doludur varlıkları şu okulluların
İyi ile kötü ayrımını bu devirde kim yapabilir?
Gönlün bir yerini boş tutmak gerekir
Belki çıkagelir, bir yerden değerli bir misafir”
Günümüzdeki teknolojik gelişmeler, okulun yapısını ve işlevini oldukça etkilemekle birlikte, eğitim üzerine kafa yoran felsefeciler, eğitimin temelinin öğretmen-öğrenci ilişkisi olduğunda hemfikirdirler. çağımız, sınıf ortamında “görünmez” ama eskisi gibi öğrencilerinin kafa ve gönül evine misafir olacak “şimşek bakışlı öğretmenler” istemektedir. Diğer yandan şarkiyatçı hocası Sir Thomas Arnold’un, İkbâl için ‘Bazen öğrenci, hocayı daha iyi hoca yapar.’ dediği söylenir. İkbâl gibi öğrencilere sahip olmak bir öğretmen için ne büyük saadet değil mi?